Nasıl ki su içmek en temel ihtiyaçlarımızdan biriyse aslında şekerli bir şeyler tüketmek de olmazsa olmazlarımız arasındadır. Gelsin baklavalar, kekler, pastalar…
Ancak şimdi tam tersini düşünelim ve şeker tüketmediğimizde neler olacağına adım adıma bakalım.
Şekerin olmadığı ilk 24 saatte, kan şekeri düşer.
Devamında pankreas, glikojeni parçalayan düşük kan şekeri seviyelerini düzenleyen bir hormon olan glukagonu salgılar. Şekerin vücudumuzda depolanması, ihtiyacımız olan enerjiyi yaratır.
İkinci gün kendinizi yorgun hissetmeye ve vücudunuzun sürekli olarak yeni enerji kaynakları yaratmaya ihtiyaç duyması sebebiyle şeker isteği baş gösterir. Bu esnada vücuttaki proteinler şekere dönüşür, yağlar da enerji oluşturmak için ketonlara parçalanır.
Bu da yorgunluğa, baş ağrısına hatta şeker yeme isteğine sebep olur.
Üçüncü günde şeker alımının azalması sebebiyle ağız, kötü kokmaya başlar. Bu kötü kokulu nefes birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilir.
Beş ila on gün aralığında ise damak tadı, bariz bir şekilde şekere karşı daha duyarlı olur. Onuncu haftaya gelindiğinde, cildinizin çok daha sağlıklı göründüğünü fark etmeye başlayabilirsiniz.
Çünkü şeker, sivilce lezyonlarını tetikleyen bir maddedir ve bunun eksikliği, bu tarz bir durumla karşılaşmayacağınız anlamına gelir. Şekersiz geçen bir yılın sonunda ise uyku kaliteniz bariz bir şekilde iyileşir.
Ek olarak şunu belirtmeden geçmeyelim. Eğer şekeri hayatınızdan tamamen çıkarmayı düşünüyorsanız bunu kontrollü bir şekilde ve bir uzman eşliğinde yapmanız, sağlığınız açısından çok daha doğru olacaktır.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: